blog'da ne var?

1 Şubat 2012 Çarşamba

Euroleague Top 16 / 3. Maçlar Öncesinde Grupların Durumu



E Grubu:


Olympiakos - Anadolu Efes (Çarşamba, 20:45)

Geçen hafta beklenildiği gibi geçti ve Anadolu Efes, CSKA karşısında hiçbir varlık gösteremedi. Şunu söyleyebilirim ki skorda oluşan farka rağmen, moral bozucu bir mağlubiyet yaşamadı Efes. Bunu daha önceki yazılarda da yazdım... Anadolu Efes, olağan dışı faktörler yüzünden fark yemedi. CSKA çok üst düzey bir takım ve ciddiye almışlardı Efes maçını. Ve olan oldu.

Efes'in eksikleri aşikar. Lafayette, Kerem'i yedekleme konusunda iyi bir başlangıç yapmış olsa da henüz tam anlamıyla adapte olabilmiş değil. Savanovic'in alternatifinin olmaması, Efes'i çok zorluyor. Bahsettiğimiz iki pozisyon, günümüz basketbolunun en değerli pozisyonları. Takımların skor gücü genelde iyi bir oyun kurucu ve dış şut tehditi olan bir uzunla oluşuyor. Efes'in maça başlarken böyle bir sıkıntısı yok ama maçın devamında alternatifsizlik problemi baş gösteriyor.


Olympiakos'un ise Spanoulis'e bağımlılığı devam ediyor. CSKA maçında daha komple bir takım görüntüsü vermişlerdi ama Galatasaray maçında tekrar liderlerine bıraktılar işi. Acie Law transferi de hiç etki etmedi şimdiye kadar. Yalnız bu maçta önemli bir avantajı var. Hines, fizik olarak(boy olarak değil) Savanovic'e büyük üstünlük kurabilir içerde. Yine Hines'ın olağanüstü bir blok yeteneği var. Zamanlaması müthiş. Çok sert savunmasıyla öne çıkan bir takım değil Olympiakos ama Hines bu konuya odaklanırsa; Efes, Savanovic'ten beklediği katkıyı alamayabilir ve işler zora girebilir. Yalnız burada Efes lehine bir avantaj da mevcut. Batista-Barac ikilisini kullanabilir Efes, Hines 4 numaradayken. Çünkü hiç dış tehditi yok Hines'ın...

Ben Kinsey, Sinan gerektiğinde Kerem gibi iyi ön alan savunmacılarıyla Spanoulis'in belki sayı atmasının değil ama yaratıcılığının önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Pota altında(5 numaralarda) formda Barac ve Batista ile rakibe üstünlük kurabilir Efes. Vujacic ortalama bir oyun tutturur ve ekstra performans gösteren bir Olympiakos oyuncusu olmazsa, ibreyi Efes'ten yana görüyorum. Sürekli olarak oyunun 2. yarısında düşüş gösteren bir takım Efes. Karşılarında da son periyotları iyi oynayan bir lider(Spanoulis) ve bir takım var. Efes konsantrasyonunu kaybetmezse ve savunmasından taviz vermezse, maçı kazanacaktır.

Tabii sürekli Efes açısından değerlendirdik ama bu maçın Olympiakos'un hedef maçı olduğunu söylemek lazım. Kaybettikleri halde, hiç şansları kalmayacak. Kendi kapasitelerinin de üstüne çıkarlarsa şaşırmamak lazım...

CSKA Moskova - Galatasaray Medical Park (Perşembe, 18:45)


Tutku Açık'sız Galatasaray hücumları iyice kısırlaştı. Bununla ilgili şu yazıyı tavsiye edebilirim: http://mentalbasketbol.blogspot.com/2012/01/without-passion.html Lakovic ve Gordon'un kişisel becerilerine kalıyor sadece iş. CSKA'yı ise uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Çok ama çok iyiler. Galatasaray'ın 70'leri bulamayacağı kanısındayım. Eğer CSKA konsantrasyon sorunu yaşamaz veya maç erken kopmazsa bir fark da bu maçta oluşabilir.

F Grubu:


Real Madrid - Gescrap Bilbao Basket (Çarşamba, 21:45)


Real Madrid geçen hafta dağıldı resmen. İlk hafta da Unicaja deplasmanında son topla galibiyete ulaşmışlardı. Şimdi onları kendilerine getirebilecek bir maç var önlerinde. Bilbao, Unicaja'yı 15 sayı farkla yense de Real Madrid'e oranla çok daha kısıtlı bir takım özellikle hücumda. Top 16'da gerekli katkıyı sağlayamayan Caroll'un bu maçta iyi oynayacağını düşünüyorum. Real Madrid için iki Bilbao maçı da hedef maç durumunda. İlkinde kendi sahalarındalar. Ve bence oyunun kontrolünü kaybetmeden, yüksek skor bularak kazanacaklar. Yüksek skor onlar için kilit nokta, çünkü Bilbao'nun belli bir seviyeyi aşabilmesi çok zor.

Unicaja Malaga - Montepaschi Siena (Perşembe, 21:45)


Unicaja Malaga iç sahada Real Madrid karşısında büyük bir direnç koyduysa da kaybetmekten kurtulamadı. İkinci maçta ise Bilbao'nun 2. yarıdaki etkili oyununun önüne geçemediler ve Top 16'da henüz galibiyet yüzü göremediler. Unicaja için devam ya da tamam maçı diyebiliriz. Siena ise bana göre CSKA ile birlikte en takım gibi olan takım. Top 16'da da Bo Mccalebb'in dönüşü, Lavrinovic'in süre alması ve Thornton'un takıma alışmasıyla bir seviye daha yükseldiler. David Andersen de çok formda. Ben Siena'nın geçen haftaki Real Madrid galibiyetinden sonra bu grupta maç kaybetmeden lider olacağını düşünüyorum...


G Grubu:


Unics Kazan - EA7 Emporio Armani Milano (Çarşamba, 18:00)


Milano'yu gördük ki hiç iyi değiller. Çok kötü hücum ediyorlar. Unics Kazan da aslen bir savunma takımı olmasına rağmen; Fenerbahçe maçının 2. yarısındaki ve Panathinaikos maçındaki hücum performansıyla maçlarını kazanmasını bildi. Unics'in skor yükünü çeken oyuncularını tutabilecek bir yapısı da yok Milano'nun. Belki düşük skorlu olacak ama Unics rahat bir galibiyet alacak diye düşünüyorum.

Bu arada Unics ile ilgili şunu söylemek lazım. 2'de 2 yaparak, gruptan çıkma yolunda çok önemli bir adım attılar. Önümüzdeki 2 maç onların liderlik için de avantaj elde etmelerini sağlayabilir. Çapraz grupta 2. olması muhtemel Maccabi ile eşleştirklerinde, saha avantajını da düşündüğümüzde, Unics'i Final 4'te görmemiz hiç sürpriz olmayacak. Zaten Fenerbahçe maçından sonra, takımın skoreri Domercant, Final 4'te yer alacaklarını, buna inançlarının tam olduğunu söylemişti. Maccabi'nin Farmar'ın ayrıldıktan sonra toparlayamaması, iyi bir form grafiğinin olmaması, kadro kalitesinin düşmesi gibi faktörleri de göz önüne aldığımızda; Domercant ve arkadaşlarının bu yılın sürpriz takımı olma olasılığı yüksek.

Fenerbahçe Ülker - Panathinaikos (Perşembe, 20:30)


Temsilcilerimizin maçlarıyla ilgili daha çok yazıyorum haliyle. O yüzden bu kısım da biraz uzayabilir. Hafta sonu Trabzonspor, geçen hafta Milano ve bu sezonun başından beri gördüğümüz üzere; Fenerbahçe handikapları fazla olan bir takım. Geçen seneye oranla güç kaybettiği açık. Kaybedilen gücün sebebi de gelen oyuncuların kalitesinden ziyade oyun karakteriyle alakalı. Yapılan transferlerin, hangi derde derman olduğunu anlayamadık bugüne kadar.

Bu konuyla ilgili yazı yazdığımız için tekrar oralara girmeyeceğim. Takım olarak yaşanan sorunlara değinelim biraz. Fenerbahçe'de, geçen seneyi düşündüğümüzde, en önemli kayıp olarak ön alan savunmasının yumuşaması hatta yok olması söylenebilir. Kinsey ve Ömer ile rakibi bunaltan, sağlıklı olduklarında Tomas ile Ukic'in de desteklediği, Emir'in iyi niyetiyle savaştığı kısa kadrosundan; baktığımızda sadece Kinsey'in ayrıldığını görüyoruz. Peki bu savunma yapısı, bir oyuncu yüzünden mi bu hale geldi?

Kinsey'in yerine gelen Bogdanovic(son haftaların en iyisi) savunma anlamında bütün iyi niyetine rağmen belli bir seviyenin üzerine çıkamıyor. Tomas sakatlık sonrası, kendisinden beklenen sertliğe kavuşabilmiş değil. Ukic hem sezon öncesi hem sezon sırasında sakatlıklar geçirdi ve açıkçası kendisini sakladığını düşünüyorum. Emir'in koçla ilgili sorunları olduğunu düşünüyorum. Aldığı süreden ve ona verilen rolden memnun olmadığı bu  nedenle de potansiyelini sahaya yansıtamadığı fikri çok ağır basıyor bende. Ömer Onan da bildiğimiz Ömer Onan değil itiraf edelim ki. Aidiyet hissi, Bogdanovic'inki kadar bile gözükmüyor kaptanın. Onun da kenarla bir sorunu olabilir, bilemiyorum... Jerrels... Topa baskı yapabilen tek oyuncu. Ama onun da savunma melekelerinin gelişmiş olduğunu söylemek mümkün değil. Engin'in savunmasını da konuşmaya gerek yok.

Gelelim Fenerbahçe'nin sıkıntı yaşadığı bir mevzuya. Pick&roll savunmasındaki sıkıntı, sadece bu sezon için de değil, Spahija geldiğinden beri aşamadığımız bir sıkıntı. Belki komik gelecek ama Semih Erden ve Ömer Aşık gibi akıl yönünden üst düzey diyemeyeceğimiz oyuncular bile, Tanjevic'in sisteminde ikili oyunları nasıl savunacaklarını öğrenmişlerdi. 2 senedir ne Oğuz, ne Kaya, ne de Vidmar bu konuda en ufak bir gelişim gösteremedikleri gibi geriye de gittiler. Tabii bu savunmanın yapılamamasını sadece pivotlara bağlamak yanlış olur. Pivot tepeye çıkıp, kendini gösterdiğinde, adamını kaçırıp içeri dönemiyorsa; takımın diğer pozisyonlarında oynayan oyuncuların pozisyonları gereği, mümkün olan kaymaları yapıp, en azından bir savunma ibaresi göstermesi gerekir. Ama Fenerbahçe'de uzunun tepede kaldığı her pozisyonda, rakip uzunun potaya bomboş gittiğini görüyoruz. Gist'in de bu anlamda muazzam eksiklikleri var.

Şimdi bu son yazdığımız konu itibariyle; Diamantidis'in Batiste ve Vougioukas ile oynayacağı ikili oyunlar Perşembe akşamı oynanacak maçta çok önemli. Maric'i çok fazla kullanmıyorlar... Bunların başarı oranı arttıkça, Fenerbahçe'nin maçı kazanma olasılığı düşecektir.

Diğer bir kritik nokta da Diamantidis üzerinde kurulacak baskı. Bu baskının çok akıllıca kurulması şart. İlk maçta gördük ki yeni salondaki potaların sertliği, şut yüzdelerini bir nebze de olsa aşağı çekiyor. Diamantidis'in %56 ile ikilik, %51 ile üçlük attığını görüyoruz. Bu potalar umarım bu yüzdeleri aşağı çekmemize yardım eder. Ama Diamantidis zekasında çok az oyuncu var Euroleague'de. Şutları girmediği zaman, başlar oyunu istediği gibi yönlendirmeye. Smith, Logan, Sato, Batiste... Hepsini devreye sokabilecek yetenekte ve zekada bu adam. Baskılı bir savunma şart ama faul sıkıntısına girmeden...

Panathinaikos en fazla 2 numaralardan sayı yiyor. Ömer'in geçen sene kavuştuğu skorer kimliğe geri dönmesi ve Bogdanovic'in son haftalardaki performansını sürdürmesi, bu maç özelinde Fenerbahçe'yi fazlaca rahatlatacak unsuların başında geliyor.

Tekniğin ötesinde önemi ve atmosferi itibariyle de önemli bir maça çıkıyor iki takım da. Üst üste oynayacakları iki maç, iki takımın da yol haritasını belirlemelerini sağlayacak. Bu anlamda, ilk maçı içerde oynamak bir avantaj Fenerbahçe için...

Yeni salonda oynanan ilk maçta hem Fenerbahçe'yi hem de taraftarı beklediğimiz gibi bulamadığımızı söylemiştik. Süre de geçmedi alışmak için ama yarın daha farklı bir atmosfer yaratılabilir. Fenerbahçe taraftarı daha iyi organize olup, daha fazla etki edebilir maça. Rakibin Yunanistan temsilcisi olması da milliyetçilik duygularını(hiç anlamadığım ve yanlış bulduğum bir şekilde) azdıracaktır. Bunları hep + hanesine yazdırabilir Fenerbahçe... Bence gecenin en zor maçı...

H Grubu:


Bennet Cantu - Maccabi Electra (Perşembe, 21:45)


Artık buraları kısa geçelim. Maccabi Electra 3 çeyrek başabaş oynadı Barcelona ile sonunda kaybetti. Hafta sonu ligde de kaybetmişler. Papaloukas'tan hiç yararlanamıyorlar. Mallet etki edemedi. Farmar gidince Maccabi bir seviye aşağı düştü ve tekrar eski seviyelerine ulaşabileceklerini de düşünmüyorum. Cantu ise Zalgris'i zar zor yenmeyi başardı geçen hafta. Maccabi kaybederse işleri zora sokabilir. Kalite farkını sahaya koyup, kazanmalarını bekliyorum. Buralar, tecrübe ve organizasyon geleneklerinin ön plana çıktığı yerler. Oyuncu olarak tecrübeli isimlere sahip Cantu ama Maccabi organizasyonu bu maçtan galibiyet çıkaracaktır.

Regal Barcelona - Zalgris Kaunas (Perşembe, 21:45)


Hiç uzatmayalım, Barcelona'nın kendi sahasında Zalgris gibi bir takıma kaybetme ihtimali yok. Barcelona'yı CSKA ve Siena'nın ardından Final 4'da görme ihtimalimizin de çok yüksek olduğunu söylemeliyim. Lorbek bunu hakediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Benzer...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...