İlk yazımız Efes maçına denk geldi. Umarım uğurlu gelir bu blog Efes'e. Hoş Efes'in bu maç için bizim uğrumuza pek de ihtiyacı yok. Artık işler iyice kızıştı, gruplarda yerleri belli edecek maçlar oynanıyor ve böyle zamanlarda iyi/büyük takımlar masaya yumruklarını vurmalı. Efes de gruptaki tek galibiyetlerini İstanbul'da alabilmiş rakibini, deplasmanda yenerek büyüklüğünü göstermek durumunda...
Efes'in grupta 3 galibiyet, 3 mağlubiyeti var. Olası bir kötü sonuç, Emporio Armani Milano'ya geçilme ihtimali doğurur ki bu sadece bir rakip tarafından geçilmek anlamına gelmez. Top 16'yı da tehlikeye sokar. Blog yeni olduğu için, daha önce buralarda böyle şeylerden bahsedemedik ama Efes'in grubu EL'nin en zor grubu şüphesiz. Efes'in sezon öncesi yaptığı yatırımların karşılığı elbette gruptan çıkmasına yeter ama bu zor grupta ikinci bir sürprizi(Maccabi'nin İstanbul'da aldığı galibiyeti sürpriz olarak değerlendirmiyorum) kaldıramayabilir lacivert-beyazlılar...
İlk maça biraz bakalım... Maça iyi başlayamamıştı Efes. Yeni bir takımdı ve haliyle zamana ihtiyaçları vardı. Ama kaliteleriyle maçı çevirebileceklerini düşünmüştük maç boyu. Maçın sonuna bırakmadan, bir ara, bir seri yakalayarak rakibini saf dışı bırakır diye bekledik. Olmadı. Son topa kadar ortada gitti maç ve orada da kazanan Spirou oldu.
Rakip 18 top kaybı yaparken, Efes'te bu rakam 10'du. Aradaki bu fark da maç sonundaki şut sayılarına olduğu gibi yansıdı. 63 şut attı Efes, 55 şut atan Spirou karşısında. Ama iki takım da 27 şutta isabet sağladılar. Üstelik Spirou 4 tane daha fazla üç sayılık isabet buldu. Bu farka rağmen maç sadece 1 sayı farkla bitmişti.
Aslında Spirou'nun skor yükünü oyun kurucu Mallet taşıyor. Mallet ilk maçta 10'da 3 üçlük, 5'de 2 ikilik isabet oranlarıyla oynayarak 14 sayıda kalmıştı. Yani Efes temel skoreri 14 sayıda tutmasına rağmen, ikinci en skorer oyuncu olan Caleb'ten ekstra sayılar yiyince(18 sayı) toplamda 80 sayı yiyerek maçı tamamladı ve maçı kaybetti.
İlk maçta 39 dakika oynayan Kinsey'in ise oynamama ihtimali hala var ve oynarsa da tam kapasitede olmayacağı açık. Ama Vujacic'in takıma alıştığını ve şut tercihlerini akla yönelik kullanmaya başladığını söyleyebiliriz. Savanovic de son Partizan maçını iyi geçirdi. Onun iyi olmasına artık daha fazla ihtiyaç var Efes'te. Ersan İlyasova'nın lokavtın bitmesiyle beraber, NBA'ya dönecek olmasıyla birlikte iç-dış dengesini kurabilecek tek oyuncu olarak Savanovic kalıyor elde.
Birkaç detaylı bilgi de verelim... Spirou en fazla rakiplerinin 4 ve 5 numaralarından sayı yiyor. Rakiplerin attığı sayıların yaklaşık %49'u 4 ve 5 numaralardan. Yani pota altı savunması oldukça zayıf. Efes de sayılarının %53.3'ünü bu iki pozisyonda oynayan oyunculardan buluyor.
Deplasmanda oynayacak olmak, dış oyuncularıyla skor üreten bir takımla oynamak, kritik anlarda işleri sadece Vujacic'e bırakmak; sağlıksız şut tercihlerine ve koş-at oyununa yol açmamalı. Efes, iyi yaptığı işleri yapmaya devam ederse ve topu içeriye indirirse rahat kazanacaktır. Panik, tempo, dengesiz hücumlar bir de Kinsey oynayamayacaksa, Efes'in işini zorlaştırabilir.
Kendi sahasında Milano'ya da Real Madrid'e de 76 sayı atmış Spirou. Ben Efes'in biraz daha az yemesi gerektiğini düşünüyorum. Geçtiğimiz hafta Pocius'un yaptıklarını gördükten sonra Ersan ve Savanovic'in performansları farkı yaratacaktır. Hiç görmedik ama belki biri 3 biri 4 oynarsa da çok güzel şeyler olabilir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder