blog'da ne var?

9 Ocak 2012 Pazartesi

Neven Spahija Üzerine


Geçen senenin başında geldiğinde Valencia'da yaptıklarını biliyorduk ve "tamam" demiştik. Tanjevic'in 2010 planlamasının meyvesini alabileceğimiz biri olarak görüyorduk kendisini. Tanjevic'in oyuncularıyla kurduğu ilişkinin sertliği de malum. Bunun biraz azalacak olmasıyla takım potansiyelini daha iyi kullanabilirdi diye de düşünmüştüm kendi adıma...

Koçun başında da Aydın Örs gibi bir isim olacaktı. Bu da sistemin işlerliğini devam ettirmesi açısından önemliydi. Her şey olumlu görünüyordu. Kadro da fena sayılmazdı. Bunların sonucunda da geçen sene Euroleague'de en fazla heyecanlandığımız sezonu geçirdik. Sakatlıklar, hastalıklar ve şanssızlıklar nedeniyle çeyrek final göremeden elendik ama fazlasıyla ümitlendik ilerisi için.


Şampiyonluk da beklenildiği gibi geldi. Galatasaray ile oynanan final serisinde 4-2 ile geçildi Galatasaray ve şampiyon olundu. Fakat orada başladı benim koç üzerine düşüncelerimin değişme süreci. Oktay Mahmuti karşısında ezilmesine rağmen, takımının kalitesiyle başarıya ulaştı Spahija...

Evet, çok düzgün bir adam Spahija ama çok eksikleri var gibi geliyor bana. Zor maçlarda ortaya çıkan, kritik anlarda beliren bir eksiklik...

Geçen seneden başlayalım. Kadro kalitesi olarak tüm rakiplerinin üzerindeydi Fenerbahçe. Ligde başarı da bu kadro kalitesi sayesinde geldi zaten. Peki ne vardı geçen sene eksik olan?

Aklıma ilk gelen Vidmar'ın sakatlığıyla boşalan bölgeye yapılan May transferi. İçeriye kalın bir adam alalım da kim olursa olsun mantığıyla yapıldı bu transfer. May ile Vidmar'ı bir kıyaslayın. Tamamen zıt oyuncular. O zaman niye alındı? Sisteme ne oldu? Şöyle anlatayım daha açıklayıcı olur. Barcelona'nın N'Dog'un sakatlanmasından sonra Antic'i transfer etmesi gibi bir şey! Hiçbir açıklaması yok...

Greer tutmamıştı Fenerbahçe'de Saras getirildi sezon ortasında. Saras'a diyecek laf yok. Peki biz ne tip bir oyun kurucu arıyoruz? Saras gibi saha görüşü iyi olan, oyunu yönlendirebilen ve pas yeteneği üst düzey olan bir oyuncu mu bizim sistemimize uyuyor yoksa Greer gibi görece şutu iyi olan ve sayı olarak potansiyeli olan bir oyuncu mu? Fenerbahçe'nin kadrosunda bulundurduğu yedek guard nasıl bir oyuncu olmalıdır?

Şimdi geçen seneki takımla bu seneki takıma biraz bakalım. Saras ile boşalan yere Jerrels, Kinsey ile boşalan yere Bogdanovic, Lavrinovic ile boşalan yere Gist alındı. Bana bu ikililerin benzer yönlerini sayabilecek bir kişi var mı? Oyuncu kalitelerine yönelik bir değerlendirmeden söz etmiyorum. Oyuncu karakterlerini göz önüne aldığınızda benzerlik nerdedir? Kinsey baskı yapar, top çalar, atletik özellikleri yüksektir; Bojan şut atar, sayı potansiyeli yüksektir...

O halde Fenerbahçe'nin sistemi nedir ve bu sisteme uygun olan oyuncu profili nasıldır? Fenerbahçe'ye baskı yapacak bir kısa mı lazımdır, skor bulacak bir kısa mı? Fenerbahçe'ye oyunu yönlendirebilecek bir guard mı lazımdır, bire bir oynayarak savunmanın dengesini bozacak bir guard mı? Fenerbahçe'ye ribaunt ve blok kovalayacak bir uzun forvet mi lazımdır, orta mesafe şut sokabilecek, nispeten yumuşak bir uzun forvet mi?

Fenerbahçe ne oynamaktadır, ne oynamak istemektedir, ne oynayacaktır?

Fenerbahçe geçen sene çok iyi işler yaptı Euroleague'de. Zalgris maçından önce Ukic hastalanmasa ve içerideki Olympiakos maçı kaybedilmese; o işin sonu nereye giderdi kimse bilemez...

Peki Fenerbahçe, geçen sene o seviyelere çıkmışken; neden yapı değişir? Oyuncu ismi değişikliklerini kastetmiyorum; yapı neden değiştirilir?

Tamam diyelim ki daha iyisinin bu olacağını düşündüler... O zaman saha içine dönelim. Yani sistemi, oyuncu yapılarını kabul edip; devam edelim...

Fenerbahçe ligde 4, Euroleague'de 4, toplamda 8 maç kaybetti bu sezon. Yine eksiklikler, sakatlıklar söz konusu elbette. Hemen hemen bütün mağlubiyetlerin özrü var. Ama sadece kaybedilen maçlar üzerinden gitmeyeceğim.

15 sayı öne geçip, bitiremediğimiz maçlar oldu. İlk olarak Nancy maçı geliyor aklıma. İçeride oynanan Nancy maçı. İlk yarıda sahanın yıldızı Sefolosha ikinci yarıda neredeyse hiç oynamadı. Spahija resmen unuttu. Sonuç: maçın sonunda Nancy maça ortak oldu ve çok zor bir galibiyet elde edildi.

Olympiakos ile deplasmanda oynadığımız maçta 14 sayı öne geçmemize rağmen, maçı koparamamak yine onun tercihlerinden dolayıydı, sonuç mağlubiyet oldu.

Yine içeride oynadığımız Bilbao maçında oyuna hiç müdahele etmedi. Fark 20'lere kadar çıktı Spahija yine mola almadı.

Son olarak Efes maçında da, evet Ömer, Ukic ve Engin yoktu ama, ilk yarıda sahanın en iyisi olan Oğuz'u maçın bitimine 3 dakika kalana kadar oyuna sokmadı.O dakikadan sonra da Oğuz etkili olamadı. 2 hafta hiç oynatmadığı(kopup giden Hacettepe maçında bile) Vidmar'ı, Efes maçında ilk 5'te başlattı. 3 dakikada 3 faul alarak oyundan çıktı zaten Vidmar... Gist'i yedek bıraktı ve Gist maç boyunca oyuna hiç ısınamadı...

Maç maç baktığımızda söylenecek daha çok şey buluruz. Özetle demek istediğim şudur: Spahija oyuna, gerektiği zaman, gerekli müdahelelerde bulunamıyor. O günü iyi geçiren oyuncuları, kenarda unutabiliyor. Fark 20'lerden 10'lara inince mola alıp, ne oluyor beyler? diye sormuyor ve maçların başa baş gelmesine müsade ediyor.

Kısacası Spahija konsantre olamıyor. Ülkemizde Oktay Mahmuti, Avrupa'da David Blatt gibi koçları örnek verebilirim; oyunun içinde kalmayı başarabilen koçların ne kadar etkili olabildiğine dair. Fenerbahçe bu anlamda büyük bir eksiklik yaşıyor.

Bu sebeple, bu sene için; ne şampiyonluk ne de Euroleague konusunda umutlu olamıyorum. Kadro yeterli olmasına rağmen... Fenerbahçe iki dalda da başarılı olsa bile Spahija değişmeden görüşlerim değişmeyecektir...

Ne mi istiyorum? Böyle bir hedef belirlemek yanlış olabilir ama Erman Kunter candır!

Bir düzen içinde yazılmadı bu yazı, aklımdakileri birleştirdim sadece... Kopukluklar olmuş olabilir, kusura bakılmasın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Benzer...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...